Yaratıcı biri kimdir veya yaratıcılık deyince aklımıza ne
gelir? TDK yaratıcı kelimesini “Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak
görülmeyen yeni bir şey ortaya koyan, yapan, kreatif.” diye tanımlar.
Yaratıcılığın insanın doğasında olduğunu küçük çocukları örnek vererek
söyleyebiliriz. Birçoğu hiçbir teknik yeteneğe ve bilgiye sahip olmadan
inanılmaz yaratıcılık gösterir. Yaratıcılık bizi, biz yapar ve insanlık
tarihini büyük bir derecede etkilemiştir. Bu yüzden de felsefeyi ilgilendirir:
Öncü filozofların çoğu yaratıcılığın ve yaratıcılığın kaynağı hakkında farklı
görüşlere sahiptir. Örneğin, Platon ve Sokrates belli diyaloglarında şairlerin
mükemmel bir şiir yazdıklarında bunu ustalık veya bilgelik sayesinde değil
tanrısal olarak “ilham” alarak, bir tür delilik hali içinde, yaptıklarını
söyler. Aristo ise bunun tam tersi olarak bir şiirin mantık ile yazıldığını
savunur. Kant ise yaratıcılığı orijinalliğe ve beceriye bağlar. Schopenhauer
ise en başarılı sanatçıların sadece teknik ile ölçülemediğini aynı zamanda
“kendilerini sanat içinde kaybetmelerinin” de oldukça önemli olduğunu
düşünürdü. Peki, yaratıcılığın kaynağı nedir? Gerçekten tanrısal bir ilham
mıdır? Yoksa bilgeleştikçe mi kazanılır? Duyguları yansıtmak için mi vardır?
Yoksa insanların can sıkıntısından mı doğmuştur? Yaratıcılık insanların
gelişmesi ile gelişmiş evrilmiştir, ilk çağlarda duvarları oyarak ve meyve
çiçeklerden boya yaparak yaratıcılığını gösteren insanlar ilerde tuval ve yağlı
boyalara geçiş yapmıştır. Peki, tüm bunlar 21. yüzyılı nasıl etkilemiştir? Yeni
gelişmeler yaratıcılığı geliştirmiş ve yaratıcı insanlara yeni platformlar mı
vermiş yoksa sadece onları köreltmiş midir? Teknolojinin gelişmesi ile artık
sanat dijital olarak da yapılabilir hale gelmiştir. Photoshop, video editleme
programları, yüksek çözünürlükteki fotoğraf makineleri vb. Teknoloji nerdeyse
sanatçılara yeni bir ortam sunmuştur. Eskiden sadece belli enstrümanlar ile
besteler yapan müzisyenler artık ses editleme programları sayesinde
parmaklarının uçlarında bütün enstrümanlara sahiptir. Bu açıdan bakarsak
teknolojinin insanları daha yaratıcı yaptığını söyleyebiliriz. Tüm bunlara
karşılık sizce eski insanlara göre belli bir derecede daha mı yaratıcıyız?
Elimizde tüm bu kaynaklar ve imkânlar varsa bizi tutan şey nedir? Bunun cevabı
başka bir görüşte yatar. O görüş ise yaratıcılığın can sıkıntısından doğduğunu
söyler. İnsanlar zamanı geçirmek için zaman zaman yeni yöntemler ve uğraşlar
bulmuştur. Peki, bu internet çağında hiç kimsenin canı gerçekten sıkılır mı? Eğlenceli
filmler, diziler bilgisayar oyunları, cebimizde bizi her zaman bir tıklama
uzakta bekler. Bu düşünceleri kabul edersek yeni gelişmelerin insanları
yaratıcılıktan uzaklaştırdığını söyleyebiliriz. Tüm bu sebepler dolayısıyla 21.
yüzyılda insanlar tüm yaratıcılıklarını kullanmak için kendilerini teknolojiyi
iyi kullanma konusunda eğitmelidir. Hızlı ve sonu olmayan medyaya iradesi ile
karşı koyup teknolojinin ona sağladığı yeni imkânları tüm verimiyle kullanmayı
öğrenmelidir. Ne zaman ki bir 21.yüzyıl bireyi bunları yapmayı öğrensin, o
zaman ona verilen yaratıcılık potansiyelini tamamen tamamlamış olur.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Platon Ve Sokrates’in Sanat Anlayışı Üzerinden Sanatın Varlığı Ve Gerekliliği
Sanatın varlığını, sebebini ve anlamını açıklamak amacıyla insanlar sanata birçok değer yüklemişlerdir. Estetik, haz verici ve öğretici ol...
-
Sanatın varlığını, sebebini ve anlamını açıklamak amacıyla insanlar sanata birçok değer yüklemişlerdir. Estetik, haz verici ve öğretici ol...
-
Şeytanı konu alan Lucifer dizisi yakın zamanda 3. sezonun sonunda iptal edilmekten hayranları tarafından kurtarıldı. Dizinin 4. Sezonu 8...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder