22 Mayıs 2019 Çarşamba

Yaratıcılığın Kaynağı ve 21.yy Yaratıcılık

Yaratıcı biri kimdir veya yaratıcılık deyince aklımıza ne gelir? TDK yaratıcı kelimesini “Zekâ, düşünce ve hayal gücünden yararlanarak görülmeyen yeni bir şey ortaya koyan, yapan, kreatif.” diye tanımlar. Yaratıcılığın insanın doğasında olduğunu küçük çocukları örnek vererek söyleyebiliriz. Birçoğu hiçbir teknik yeteneğe ve bilgiye sahip olmadan inanılmaz yaratıcılık gösterir. Yaratıcılık bizi, biz yapar ve insanlık tarihini büyük bir derecede etkilemiştir. Bu yüzden de felsefeyi ilgilendirir: Öncü filozofların çoğu yaratıcılığın ve yaratıcılığın kaynağı hakkında farklı görüşlere sahiptir. Örneğin, Platon ve Sokrates belli diyaloglarında şairlerin mükemmel bir şiir yazdıklarında bunu ustalık veya bilgelik sayesinde değil tanrısal olarak “ilham” alarak, bir tür delilik hali içinde, yaptıklarını söyler. Aristo ise bunun tam tersi olarak bir şiirin mantık ile yazıldığını savunur. Kant ise yaratıcılığı orijinalliğe ve beceriye bağlar. Schopenhauer ise en başarılı sanatçıların sadece teknik ile ölçülemediğini aynı zamanda “kendilerini sanat içinde kaybetmelerinin” de oldukça önemli olduğunu düşünürdü. Peki, yaratıcılığın kaynağı nedir? Gerçekten tanrısal bir ilham mıdır? Yoksa bilgeleştikçe mi kazanılır? Duyguları yansıtmak için mi vardır? Yoksa insanların can sıkıntısından mı doğmuştur? Yaratıcılık insanların gelişmesi ile gelişmiş evrilmiştir, ilk çağlarda duvarları oyarak ve meyve çiçeklerden boya yaparak yaratıcılığını gösteren insanlar ilerde tuval ve yağlı boyalara geçiş yapmıştır. Peki, tüm bunlar 21. yüzyılı nasıl etkilemiştir? Yeni gelişmeler yaratıcılığı geliştirmiş ve yaratıcı insanlara yeni platformlar mı vermiş yoksa sadece onları köreltmiş midir? Teknolojinin gelişmesi ile artık sanat dijital olarak da yapılabilir hale gelmiştir. Photoshop, video editleme programları, yüksek çözünürlükteki fotoğraf makineleri vb. Teknoloji nerdeyse sanatçılara yeni bir ortam sunmuştur. Eskiden sadece belli enstrümanlar ile besteler yapan müzisyenler artık ses editleme programları sayesinde parmaklarının uçlarında bütün enstrümanlara sahiptir. Bu açıdan bakarsak teknolojinin insanları daha yaratıcı yaptığını söyleyebiliriz. Tüm bunlara karşılık sizce eski insanlara göre belli bir derecede daha mı yaratıcıyız? Elimizde tüm bu kaynaklar ve imkânlar varsa bizi tutan şey nedir? Bunun cevabı başka bir görüşte yatar. O görüş ise yaratıcılığın can sıkıntısından doğduğunu söyler. İnsanlar zamanı geçirmek için zaman zaman yeni yöntemler ve uğraşlar bulmuştur. Peki, bu internet çağında hiç kimsenin canı gerçekten sıkılır mı? Eğlenceli filmler, diziler bilgisayar oyunları, cebimizde bizi her zaman bir tıklama uzakta bekler. Bu düşünceleri kabul edersek yeni gelişmelerin insanları yaratıcılıktan uzaklaştırdığını söyleyebiliriz. Tüm bu sebepler dolayısıyla 21. yüzyılda insanlar tüm yaratıcılıklarını kullanmak için kendilerini teknolojiyi iyi kullanma konusunda eğitmelidir. Hızlı ve sonu olmayan medyaya iradesi ile karşı koyup teknolojinin ona sağladığı yeni imkânları tüm verimiyle kullanmayı öğrenmelidir. Ne zaman ki bir 21.yüzyıl bireyi bunları yapmayı öğrensin, o zaman ona verilen yaratıcılık potansiyelini tamamen tamamlamış olur.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Platon Ve Sokrates’in Sanat Anlayışı Üzerinden Sanatın Varlığı Ve Gerekliliği

Sanatın varlığını, sebebini ve anlamını açıklamak amacıyla insanlar sanata birçok değer yüklemişlerdir. Estetik, haz verici ve öğretici ol...